bakın -ejderha böceği uzun bir isim olduğundan üzülerek yusufçuk olarak bahsedeceğim artık- böceklerin neredeyse tamamı gibi yusufçuklar da başkalasım geçiriyorlar.
metamorfoz, yani başkalaşım, bence doğada insan gözünün görüp görebileceği en harika olaylardan birisi. düşünün, üzerinizdeki derinin altında birtakım kimyasal ve biyolojik olaylar gerçekleşiyor, bir şeyler yıkılıp yeni bir şeyler yapılıyor, bundan daha harika ne olabilir?
neyse, yusufçuklar çok eskiden beri varlığı bilinen böcekler. çok eski derken mesela 325 milyon yıl önceden bahsediyorum. yani insanlardan 125milyon yıl daha yaşlılar. aslında böyle olduğuna sevinmemiz gerekiyor sanıyorum, çünkü ilk yusufçukların devasa boyutlarda oldukları ile ilgili görüşler var. öyle ki gelmiş geçmiş en büyük böcek olan 247 milyon yıl öncesini gösteren maganeuropsis permiana fosilinde böceğin kanat açıklığı 70 santimmiş. (bu yüzden "dragon" gayet uygun bir isim gibi geliyor bana, sorgulamaya gerek bile görmüyorum)
yani bakın şu boyutlarda oluyor.
şimdi, arada hala neredeyse 100 milyon yıllık bir boşluk var, ve böceklerin boyutlarının tarih boyunca küçüldüğünü de biliyoruz, o halde bence ilk yusufçuklar günümüz insanlarıyla aynı dönemde yaşamış olsalardı insanları çok lezzetli bulurlardı. keşke böyle olsaydı, o zaman insan ırkı asla gelişemezdi bile, çünkü yusufçuklar şimdiki ufacık boyutlarıyla bile doğadaki en acımasız predatörlerden. bir avın bir yusufçuğun elinden kaçma şansı yok denecek kadar az.
peki nasıl mı?
yusufçuklar, 360 derecelik görüş açısına ve en hızlı böcek ünvanına sahipler. iki çiftden oluşan dört kanatlarını birbirlerinden bağımsız hareket ettirebilirler ve avlarıyla ilgili her şeyi hesaplarlar. avları ne kadar hızlı? ne yönde hareket ediyor? avıyla arasındaki uzaklık ne kadar? bunların hepsini uçuş sırasında hesaplayabilir ve avlarını daha onlar ne olduğu anlayamadan bacaklarıyla tutup yakalayabilirler.
görüşlerinin kusursuz olmasının nedeni ise sadece 360 derecelik açıya sahip olmaları değil. gözleri kafanın neredeyse tamamını kaplıyor ve tek bir göz yaklaşık 30.000 ommatidyumdan oluşuyor.
peki nedir yani bu ommatidyum?
dikkatli bakın, gözler peteksi bir dokudan oluşuyor.
yusufçuklar odonata takımının anisoptera alt takımına üyeler. takımda iki alt takım daha var, biri fosiller için diğeri de damselfly denilen ve yusufçuklarla çok fazla karıştırılan kız böcekleri için. tabiy odonata türkçede takım olarak kız böcekleri diye geçiyor ama durum böyle değil işte. damselfly kız böceği, dragonfly helikopter böceği. bu böyle bilinecek anlaşıldı mı?
eved, kız böceğiyle yusufçuk nasıl birbirinden ayırt edilir 101 dersimize hoşgeldiniz. şimdi ilk olarak yeni bir sekme açıp görsellerde odonata kelimesini aratın. arattınız mı? harikasınız. fotoğraflara bakın, bazılarının kanatları açık, bazılarının kapalı olacak. işte dinlenirken kanatları açık olanlar yusufçuk, kapalı olanlar da kız böceği oluyor. aşırılar aşırısı kolay bir ders değil mi? bence de öyle.
biraz dağınık bir yazı oluyor sanırım kusura bakmayın.
larva dönemi, yusufçuklar için oldukça uzun bir süre, suyun altında larva olarak 5-6 yıla kadar yaşıyorlarken, su üzerine çıkıp başkalasım geçirdikden sonra kuşlara yem olmadıysalar en fazla 2 yıl kadar daha yaşayabiliyorlar. larva döneminde de erginliklerindeki gibi predatör olarak besleniyorlar, kurbağa larvalarını falan yiyorlarmış, larva larvayı yer mi ama yiyor işte.
su altında pek bi maceraları yok aslında. beş yıl boyunca yemek yemekden başka bir şey yapmıyorlar. sonra bir gece vahiy geliyor bunlara, birden yemek yemeyi bırakıp karaya doğru yolculuğa çıkıyorlar. kenara sabah saatlerinde varıyorlar ve önce biraz beklemeleri gerekiyor, oksijenli solunum için adapte oluyorlar çünkü. su altındayken rektumlarındaki solugaçlarla nefes alıyorlardı çünkü, herhalde başkalaşım geçirirken en çok buna seviniyorlardır çünkü çok afedersiniz kim kıçından solunum yapmak ister?
neyse ne, bahar aylarında ve yaz başlangıcında sudan çıkanlar var ki buradakiler mayısın ilk haftası geldiler. geldiler çünkü sabahları erken kalkıp, göl kenarına inip onları bekledim. beklemezsem çoğu kuşlara yem oluyor çünkü hem onları izlemek hoşuma gidiyor. hmm. galiba anlatılacak bir şey değil bu o yüzden buyrun buradan izleyin:
adamın aksanı cidden korkunç özür dilerim ama muhteşem bir vüdyo, bir de bayaa hızlandırılmış çünkü normalde sadece kanatlarını açabilmesi bile yarım saat kadar sürüyor.
e sudan çıktık, napacaz şimdi? SEKS.
şaka bir yana bu nasıl çiftleşmek denecek olaylar ya.
bakın yusufçukların vücudları 10 segmentli. dişilerin cinsel organı dokuzuncu segmentde, erkeklerde ise birincil ve ikincil olmak üzere iki adet cinsel organ bulunuyor. birincil cinsel organ yine dokuzuncu segmentde bulunuyor ve spermler burada üretilip depolanıyor, ikincisi de ikinci segmentdeki penis ve çiftleşme sırasında birincil organdan spermleri çağırıyor. biraz karmaşık. ama dişi ve erkekleri ayırt edebilmek için ne yapıyoruz, ikinci segmentde çıkıntı arıyoruz, çıkıntı varsa nedir, bu bir penisdir.
çiftleşmeleri de harika bu arada.
şaka bir yana bu nasıl çiftleşmek denecek olaylar ya.
bakın yusufçukların vücudları 10 segmentli. dişilerin cinsel organı dokuzuncu segmentde, erkeklerde ise birincil ve ikincil olmak üzere iki adet cinsel organ bulunuyor. birincil cinsel organ yine dokuzuncu segmentde bulunuyor ve spermler burada üretilip depolanıyor, ikincisi de ikinci segmentdeki penis ve çiftleşme sırasında birincil organdan spermleri çağırıyor. biraz karmaşık. ama dişi ve erkekleri ayırt edebilmek için ne yapıyoruz, ikinci segmentde çıkıntı arıyoruz, çıkıntı varsa nedir, bu bir penisdir.
çiftleşmeleri de harika bu arada.
ya ne kadar romantik hayvanlar değil mi yaa
değil işte. bi sitede rape fln yazıyordu gerçi o kadar da abartılacak bi olay yok ortada zira dişinin rızası olmadığı sürece çiftleşmenin gerçekleşmesi imkansız.
bana biraz komik geldi ama erkekler bölgeci oluyormuş, kendi bölgesine giren diğer erkeklere saldırıyormuş falan, çiftleşme olması için de nasıl diyim çiftleşme dansı mı, birtakım uçuşlar yaparak dişiyi bölgesine çekmesi gerekiyor. ha dişi bölgeye girdi ve ikisi beraber çiftleşme dansına devam etdiler, bundan sonraki adımda erkek dişiyi boynundan, tam kafasının üzerinden vücudun sonundaki kıskaçlarıyla yakalıyor, daha sonra dişi, 9. segmentindeki cinsel organı erkeğin 2. segmentindeki penisiyle birleşecek şekilde abdomenini kıvırıyor. ve mükemmel romantik çiftleşme pozisyonu da böylece gerçekleşmiş oluyor.
bunlarınki tahtrevalliye benziyor o yüzden üç kat daha komik
çiftleşme oldu diye, yumurtalar hemen dölleniyor sanmayın lütfen, öyle bir şey yok. dolaylı döllenme diye bir olay var, yumurtalar boşaltılırken dölleniyor, harika.
bu yüzden çiftleşmeden sonra çiftler hemen ayrılmıyor. erkek kıskacıyla dişiyi tutmaya devam ediyor ve yumurtlama yerine kadar tandem denen pozisyonda uçuyorlar.
bu uçuşda bir nevi erkek dişiyi taşımış oluyor, böylece dişi uçmak için daha az efor harcıyor ve asıl marifetini yumurtlama için saklayabiliyor.
erkeğin bu davranışı dişi yumurtaları bırakınca ve dişinin biraz havalanmasına da yardımcı olunca sonlanıyor. tandem uçuşunun en önemli sebebi ise, erkeğin dişiyi başka erkeklerin döllemesinden korumak istemesi. çünkü neydi, yumurtalar boşaltılırken dölleniyordu, yani dişi farklı erkeklerle çiftleşebilir ve yumurtaları farklı genleri taşıyan spermler dölleyebilir.
bu kısımdan sonrası malum, yumurtaların çatlaması ve 5 yıllık larva hayatının başlamasıyla devam ediyor.
yusufçuklar gerçekten ilginç hayvanlar ve gerçekten anatomileri helikopterlerin dizaynlarına örnek olmuş, o yüzden helikopterlere yusufçuk uçağı falan dense keşke, helikopter böceği sanki böyle 325 milyon yıldır var olanlar helikopterlermiş de böcekler son bilmem kaç yüzyıldır varmış gibi. cidden türkçe böceklere hak ettikleri önemi vermiyor ya. yazıklar olsun.
yusufçuklara hak ettikleri önemi en abartı şekilde veren ülke ise japonya. evvel zamanlarda bi japon imparatoru bir at sineği tarafından sokulmuş ve hemen ardından da bir yusufçuk gelip bu at sineğini yemiş. bu olaydan sonra da imparator yusufçukların onuruna bizim şuan bildiğimiz japonyaya akitsushima yani "yusufçukların adası" ismini koymuş. sonradan bu isim nasıl japonya olmuş, orasını bilmiyorum, beni ilgilendiren kısım bura değil. zaten japon kültüründe de yusufçuklar cesaret, erdem, bereket gibi şeyleri temsil ediyormuş hatta çoğu japon ailelerinin sembollerinde de yusufçuk varmış.
ama diğer dünya ülkelerinde durum tamamen farklı. hatta avrupada çocukları eğer yalan söylerseniz gece uyurken yusufçuklar gelip ağzınızı diker diye korkutuyorlarmış.
odonata takımının üyeleri evvelden dişli diye biliniyormuş, zaten kelimenin anlamı da bu, odonata dişli demek, ama aslında burada bahsedilen şey diş değil, sadece ağızları bu şekilde farklılaşmış, dişlere benzeyen ağız parçaları var.
ama yine de bu yüzden çoğu ülkede yusufçuklardan korkuluyormuş, ısıracakları için. hatta kıskaçları yüzünden insanları soktukları ile ilgili mitler bile varmış ama bunlar da yine yalan dolan.
ayrıca yine avrupada bazen yusufçuklara yılan doktoru da deniyormuş, ölü yılanları sokup diriltdikleri ile ilgili bir efsane varmış çünkü. böyle saçmalık görmedim gerçekden.
ayrıca en hızlı böcek austrophlebia costalis saatte 97km hız yapabiliyormuş ve kendisi avustralyanın endemik türlerinden.
denecek laf kalmadı başka sanırım.
şimdi evde 21 tane iribaşa bakıyorum ve sanırım bu seferkileri yaşatacağım bereber birinci haftamızı doldurduk.
mümkün olursa bir dahaki yazı da kurbağalarla ilgili olacak, sanıyorum.
diğer bütün yazıları hoşçakalın ile bitirmişim o yüzden bu sefer hoşça kalmayın lütfen, kusura da bakmayıverin artık napalım
2002 yapımı dragonfly isimli bir film var kevin costner oynuyormuş başrolde. sonsuz aşk olarak çevirmişler isterseniz izleyebilirsiniz romantik ve gizemli bir filmmiş.
zaten yusufçuklar da romantik ve gizemli değiller mi....
çek abla çek bak iki tane aldım
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yorum yab