2 Mart 2015 Pazartesi

dermaptera ya da kulağakaçanlar

neden ilk yazımda kulağakaçanları anlatmayı tercih ettiğimin açıklanması ve bu böcek takımın incelenmesi gibi iki ana kısımdan oluşacak bu yazının iki konu arasındaki sıralamasının nasıl olması gerektiği konusunda oldukça uzun bir düşünme faslından sonra önce bu takım hakkında bilgi sahibi olmanızın daha faydalı olacağını düşündüm ve bu cümle artık sizce de bitmeyi hak etmiyor mu?

EVED, dermaptera ya da kulağakaçanlar ya da nadiren de olsa bu şekilde adlandırılan saçkırkanlar, insecta sınıfının 12 familya ve yaklaşık 2000 tür içeren bir takımı ve yine de sınıfının tür açısından en fakir takımlarından birisi ve dünya çapında da oldukça yaygın bir böcek takımı.

peki neden kulağakaçan?
ismin kökeniyle ilgili anladığım kadarıyla kesin bir şey söyleyemiyoruz. genel kanı ismin avrupa mitlerinde bahsi geçen ve insanların kulaklarından girerek beyinlerini yiyen canlıdan geldiği yönünde.  zaten etimolojik olarak incelendiğinde "earwig"in eski ilgilizcede kulak anlamına gelen "ēare" ve böcek anlamına gelen "wicga" kelimelerinden oluştuğu görülüyormuş.
bir başka söylenti de böceğe ismini koyan bilim insanının böceğin katlı kanatlarını kulak şekline benzettiği için böceklere "ear-wing" demesiyle ilgiliymiş.

sözde kulağa benzeyen ve takıma özgü özellik gösteren katlanışıyla şeffaf ve hiçbir işe yaramayan kanatlar



daha önce bu böceğin kulağa kaçtığı vakalar görülmüş FAKAT herhangi bir böcek kulağınıza kaçabilir. hatta herhangi bir eklembacaklı kulağınıza ya da burnunuza kaçabilir çünkü kendilerine saklanmak için yer aramamak bu hayvanların elinde değil,  sanırım daha çok içgüdüsel bir durum ve kulak da gayet saklanılabilecek bir yer. demem o ki, kulağakaçanlar kulağa kaçmıyor arkadaşlar, gereksiz paniğe gerek yok, kışkırtılmadığı sürece  herhangi bir hayvan gibi kulağakaçanlar da sizi ısırmayacak ya da beyninizi yemeye çalışmayacaklardır ve bu konuda bana ve bilime ve istatistiklere güvenin lütfen.


şimdi de kulağakaçanların morfolojik özelliklerine bakabiliriz sanırım.  kulağakaçanların vücutları bilindiği üzere yassıdır ve ağızları çiğneyici bacakları koşuyucu yürüyücü tiptedir. gözler kafanın iki yanında ve birleşiktir ve bazı türlerde gözler işlevlerini kaybetmiştir ki bu türler genelde mağaralarda yaşarlarmış. eved.  


kulağakaçanlarların ön kanatları uçuşa elverişlidir ama hiç denecek kadar az uçarlar. böyle giderlerse zamanla tavuklar gibi uçmayı unutacaklarını düşünüyorum ama böyle de olsa pek de üzüleceklerini sanmıyorum. 
ön kanat yani elytra uçuşa katkı sağlamaz ve her zaman katlanmış şekilde durur. neden var olduğuyla ilgili ise hiçbir fikre sahip olamadım. edit: arka kanatları korumak içinmiş ve bu kadar kolay bir şeyi nasıl akıl edemedim anlamıyorum. 
kulağakaçanların ayırt edilmesini sağlayan asıl özellikleri ise tabiyki kitinle birlikte sertleşmiş "cerci" adını almış kıskaçları. cerci, cinsiyet ayrımında oldukça işe yarıyor çünkü bu organ erkeklerde dişilere göre oldukça fazla gelişme gösteriyor. cerci yiyecek taşıma ve savunmada da kullanılabiliyormuş aynı zamanda.
eved cinsiyet ayrımını görüldüğü üzere sadece cerci şekline bakarak yapabiliyoruz

peki çiftleşme, yumurtlama süreci nasıl gerçekleşiyor? 
hof burası en sevdiğim kısım. çünkü kulağakaçanlar bu kısımda kendilerine özgü birtakım özellikler gösteriyorlar. çiftleşme çoğu böcekte olduğu gibi uç uca oluyor. normalde birbirlerinden olabildiğince uzak kalmayı tercih eden kulağakaçanlar kış boyu birlikte çiftleşme durumunda bulunabiliyorlarmış. çiftleşme durumu uzun sürmüyorsa da döllenme vakti gelene kadar birkaç ay süreyle dişi spermleri kendi içinde saklayabiliyormuş. döllenmeden sonra dişi yuvayı toprakta ya da herhangi uygun bir yerde yapıp 20-80 yumurtayı iki gün içinde yumurtluyormuş. yumurtlamadan sonra diğer böceklerden farklı olarak dişi annelik içgüdüsü gösteriyormuş ki bence bu harika bir şey. bu annelik içgüdüsü ile dişi yumurtladıktan sonra eğer hala yuvayı terk etmemişse erkeği yuvadan atıyormuş ki bu daha da harika bir şey bence.  
yumutladıktan sonra dişi yumurtaların başında bekliyor ve bilim insanlarını da şaşırtan bir şekilde sürekli yumurtaları döndürüp tükürük sıvısıyla temizliyormuş. bu sadece dişi kulağakaçanlarda görülen bir özellik ve yapılan deneylerle birlikte annenin bu davranışıyla yumurtalarını mantar enfeksiyonundan koruduğu görülmüş. hatta yapılan başka bir deneyde, yumurtaların tamamı çatladıktan sonra yuvaya başka yumurtalar konulmuş ve dişi bu yumurtaları da döndürüp temizlemeye devam etmiş. 
dişi yumurtalar bozulmadıkça hiçbir yumurtasını yememesine rağmen eğer çatlamadan önce yuvada ölürse yumurtadan çıkan yavruları tarafından yeniliyormuş. tüm yumurtaların çatlaması yaklaşık bir hafta sürüyormuş.


 
deri değişimine göre larva gelişimi


kulağakaçanlar yarı-başkalaşan canlılar oldukları için tam belirli larva durumu göstermiyorlar, yumurtadan yeni çıkan yavrular erginlerin küçük ve renksiz birer kopyaları şeklinde oluyor. yavrular 5-7 kez deri değiştiriyor ve erginlik dönemine böyle erişiyor. ikinci deri değişiminden sonra cinsiyet oluşumu gözleniyor ve yavrular dağılıyor. tabii böyle bir zorunlulukları yok fakat bu dönemden sonra dişi annelik içgüdüsünü kaybediyor ve haftalarca usanmadan döndürüp tükürüklediği uğruna erkeğini evinden kovduğu yavruları birden gözünde potansiyel besin kaynağı olarak canlanıveriyor. ki bu kısım bana biraz acımasızca geliyor fakat doğanın kanunu bu şekerim:D 
kulağakaçanlar genelde omnivor(hepçil) olarak beslenirler ve çoğu tür bir bitkiyi yem yaşam alanı hem de yiyecek olarak kullanır.



fındık kulağakaçanların en sevdiği yiyeceklerden-ve evlerden- mesela. fındık toplamaya gittiğinizde kulağakaçanla karşılaşmama imkanınız olmayabilir.

 yani mesela bütün gün evinizde yan gelip yatıyosunuz acıkınca da en yakındaki sehpayı yiyorsunuz gibi bir şey ki bu özellikleri nedeniyle kulağakaçanlar çiftçilerin azılı düşmanlarından. kulağakaçanların en azılı düşmanları ise tachinidae isimli bir sinek familyasının üyeleri.  familya üyesi triarthria setipennis ise neredeyse bir yüzyıldır kulağakaçanlarla biyolojik mücadelede kullanılıyormuş. bu tür kulağakaçan yumurtalarını çok leziz buluyormuş çünkü. 

azılı düşmanımız ve yumurta katili

bunun dışında kulağakaçanların ölü eklembacaklılarla beslenen türleriyle birlikte canlı böcekleri avlayan türleri de bulunuyor. hatta en yaygın türlerden labidura truncata çok fazla acıkmış ise kendi cinsini bile avlayabiliyormuş. 
cannibal gibi bişey bu da artık




kulağakacanların geceleri daha aktif oldukları ve en fazla bir yıl yaşadıklarını ve erkeklerin genelde daha erken öldüğünü de belirtdikden sonra nihayet kulağakacanları seçme sebebime gelebiliriz. 

FAKAT önce,  buraya kadarki kısımları yazabilmek için pek çok farklı kaynaktan onlarca şey okuyup bunları öğrendiğimi belirtmek isterim yani bu bilgiler bana doğuştan gelmiyor. ayrıca ekşi sözlükte karşılaştığım yalan yanlış bilgilere de gülüp geçmek isterdim ama gülüp eleştirerek geçtim ve acaba bu yorumları da bu yazıya alıp yanlış kısımları belirteyim mi diye düşündüm ama sanırım zaten oldukça uzun bir yazı oldu. neyse, siz orada yazanlara inanmayın bana inanın ben her şeyi bilirim
eved, yoruldunuz mu ben biraz yoruldum yazmakdan

kulağakaçanları seçtim çünkü okulumun bahçesinde gün içinde 2-3 kez kontrol ettiğim  yumurta dolu bir kulağakaçan yuvası var. bu bilgileri öğrenmeden önce yumurtaların başında anneyi sürekli görüyor oluşum bana çok garip gelmişti.  hatta bunu söylediğim bir arkadaşım da çok şaşırmışdı ve beraber herhalde böcekler de yumurtalarına bakıyormuş wowowow demiştik fakat bütün böcekler değilmiş artık sizin de bildiginiz gibi. yumurtaları ikinci dönemin ilk haftası bahçedeki ağaç kütüğünün çoktan ölmüş kabuklarını kırarken buldum ve cok sevindim haliyle çünkü zaten böcek bulmak için kırıyorum ağaç kabuklarını. başka bir amacım yok çünkü yoksa ağaçlar benim arkadaşımdır bilirsiniz. 
yumurtaların her seferinde farklı şekilde toplanmış oluşu oldukça dikkatimi çekmişti zaten ve bunun sebebinin de annenin yumurtaları döndürmesi olduğunu hepimiz şimdi az çok tahmin ediyoruzdur. 
merak ettiğim konulardan biri de annenin nasıl beslendiği. araştırmalarımda, böyle yazınca da pek bir bilimsel oldu, bununla ilgili bir şey bulamayışımdan annenin ara sıra yemek için yuvayı terk ettiği sonucunu çıkarıyorum. 
diğer bir sorum da anne yemek yemiyorsa yavrular çıkmadan ölecek mi ölünce yavrular anneyi yiyecek mi idi ki bunun cevabını da öğrendik sanıyorum. 
yumurtalar şu an ilk bulduğum zamandan çok daha büyük, sarı ve sayıca azlar. sanırım anne bozulan yumurtaları yiyor olacak ki demek ki yuvayı terk etmesine de gerek yokmuş. 
anne ölürse yavrular anneyi gerçekten yer mi diye çok merak ediyorum bu yüzden anneyi öldürüp olacakları gözlemlemeyi düşünüyorum bazen. hmmmmmm.
yumurtaların çatlamasının bir hafta sürecek olması çok güzel bir şey yani bunu kaçırmayacağım demek bu yani haftada beş gün okula gittiğime göre.  
yumurtalara bakmak için sürekli ağaç kabuğunu kaldırıp yerine koyuyorum bu arada, yuvayı açık bırakmıyorum tabiyki. 
yumurtalar çatladığında tabiyki sizin de haberiniz olacak ve sanırım yavruların 2. deri değişimine kadar olacakları beraber gözlemleyebileceğiz. 
EVED. sanırım söyleyecek başka bir şeyim yok,  ikinci yazıyla ilgili şu an bir şey görmüyorum ve sınavdan önce yazabileceğimi de düşünmüyorum çünkü bu iş tahmin ettiğimden daha çok vakit alıyormuş. ama kulağakaçan yavrularıyla ilgili haberleri tabiyki ne zaman olursa size ulaştıracağım. 



işte benimkiler



fotorafları idilin ayfondan çektik nasıl


hof buraya kadar okuduysanız çok savolun gerçekten ya harika insanlarsınız hoşçakalın.

2 yorum:

  1. vildik çokzel bir yazı

    YanıtlaSil
  2. Best Casino in Las Vegas, NV | MapYRO
    Best Casino in Las Vegas, 안동 출장마사지 NV. A fun place to play slots and table 영천 출장마사지 games. The best place 남원 출장마사지 for 경기도 출장샵 casino gaming. We offer slots, bingo 천안 출장안마 and live poker.

    YanıtlaSil

yorum yab